Pazartesi, Mayıs 01, 2006

SORUN-SORU

Soru başka, sorun başkadır.
Sorunların soru olarak ortaya çıkmasının yegane aracı dilimizdir. Ancak, sorunları üreten düşüncelerimizi sınırlayamazsak, sorularımızı hiçbir zaman sınıflandıramayacağız. Yani düşüncelerimiz ya da dilimizi sınırlandırmamız gerekiyor. Peki nasıl yapacağız? Çünkü düşünceye bir sınır çizmek için bu sınırın iki yanını da düşünebilmemiz gerekir ki düşünceyi sınırlandırmak mümkün değildir. Öyleyse sınır yalnızca dilin içinde çizilebilecektir.
Sorunlarımızı dile getirebildiğimiz sürece gerçekte sorun olduğunu görebileceğiz.
Öyleyse söylenebilir ne varsa açıkça söylenebilmeli, üzerinde konuşulamayan, dile getirilemeyen konularda da susmalı.
Sorunları sorulaştırmak için gerekli tek araç olan dili, sorunlarımıza hayat vermek için kullanabiliriz.
Gerçi hepimiz biliyoruz ki yarattığımız kamburun her kemiği, hayatımız boyunca sırtımızdan eksik olmayacak. Yine de sorunsuzluk girdabının bizleri nasıl bitirdiğini bildiğimizden, kamburlarımızla yaşamayı tercih ederiz.