GÜZEL-YOK ?
Nereye gidiyoruz.
Hayatımızı yönlendiren düşlerimiz aslında ütopyalarımız değil mi? Peki, ütopyalarımızı ararken veya ütopyalarımıza ulaşmaya çalışırken aslında neyin peşindeyiz? İz sürdüğümüz avımız gerçekten var mı?
Hayallerimizi ararken karşımıza iki yol çıkıyor.
Birincisi, aslında böyle bir ülke yok. Bizim yapmaya çalıştığımız olmayan bir devleti yaratmaya çalışmak. “Mükemmel Toplum” idolündeki gibi Marksist bir yaklaşımla “yokülke” yi oluşturuyoruz.
İkincisi ise hayallerimizin ve düşlerimizin bir yerlerde yaşadığını ve bizim ona ulaşmak için yaşadığımızı, çalıştığımızı öngörüyor. Yani “güzelülke” yi arıyoruz. Henüz keşfedilmemiş, mükemmel toplumun şu anda yaşadığı hayali bir ada.
“yokülke” veya “güzelülke”. İki ülke de bizim tanıdığımız kimsenin görmediği ütopik “devlet”lerimiz. Her ne kadar iki kavram aynı gibi gözüksede, ulaşma yolları ikisi arasındaki farklılığı derinleştiriyor. Zaten “var” olan “güzelülke” de yaşamak için tek yapmamız gereken oraya gitmek. Tabi bu tek yapmamız gereken dediğimiz eylem, ulaşım sorunumuzun ta kendisi. Yani, okyanusta pusulasız, küçük bir sandalla, küçük bir adayı bulma ihtimalimiz neyse “güzelülke”ye ulaşma ihtimalimiz de aynı. Ama “yokülke” çok daha karmaşıktır. Çünkü hayallerinizin “yaşadığı” yere gitmezsiniz. Hayallerinizi “yaparsınız” ve hayat verirsiniz. “Yokülke”deki en önemli sorun da “devlet”imizi nerede oluşturacağımızdır. Ya da nerede “durmak” istediğimiz.
Şimdi tekrar ilk sorumuza geri dönelim.
Nereye gidiyoruz?
Olan bir “güzelülke”yi aramaya mı?
Yoksa “yokülke”mizi kuracağımız yere mi?
Hayatımızı yönlendiren düşlerimiz aslında ütopyalarımız değil mi? Peki, ütopyalarımızı ararken veya ütopyalarımıza ulaşmaya çalışırken aslında neyin peşindeyiz? İz sürdüğümüz avımız gerçekten var mı?
Hayallerimizi ararken karşımıza iki yol çıkıyor.
Birincisi, aslında böyle bir ülke yok. Bizim yapmaya çalıştığımız olmayan bir devleti yaratmaya çalışmak. “Mükemmel Toplum” idolündeki gibi Marksist bir yaklaşımla “yokülke” yi oluşturuyoruz.
İkincisi ise hayallerimizin ve düşlerimizin bir yerlerde yaşadığını ve bizim ona ulaşmak için yaşadığımızı, çalıştığımızı öngörüyor. Yani “güzelülke” yi arıyoruz. Henüz keşfedilmemiş, mükemmel toplumun şu anda yaşadığı hayali bir ada.
“yokülke” veya “güzelülke”. İki ülke de bizim tanıdığımız kimsenin görmediği ütopik “devlet”lerimiz. Her ne kadar iki kavram aynı gibi gözüksede, ulaşma yolları ikisi arasındaki farklılığı derinleştiriyor. Zaten “var” olan “güzelülke” de yaşamak için tek yapmamız gereken oraya gitmek. Tabi bu tek yapmamız gereken dediğimiz eylem, ulaşım sorunumuzun ta kendisi. Yani, okyanusta pusulasız, küçük bir sandalla, küçük bir adayı bulma ihtimalimiz neyse “güzelülke”ye ulaşma ihtimalimiz de aynı. Ama “yokülke” çok daha karmaşıktır. Çünkü hayallerinizin “yaşadığı” yere gitmezsiniz. Hayallerinizi “yaparsınız” ve hayat verirsiniz. “Yokülke”deki en önemli sorun da “devlet”imizi nerede oluşturacağımızdır. Ya da nerede “durmak” istediğimiz.
Şimdi tekrar ilk sorumuza geri dönelim.
Nereye gidiyoruz?
Olan bir “güzelülke”yi aramaya mı?
Yoksa “yokülke”mizi kuracağımız yere mi?
2 Comments:
Very cool design! Useful information. Go on! » »
That's a great story. Waiting for more. »
Yorum Gönder
<< Home